Çocuklara sınır koyma konusunda şunu yapmalısınız, bunu yapmalısınız gibi bir yaklaşım çok da sağlıklı olmayacaktır. Zira sınır konusu kişiden kişiye farklılık gösterebileceği gibi her ailenin dinamikleri de birbirinden farklıdır. Bu yüzden önce sınır koymayı içine alan çocuk yetiştirme konusundan başlamakta fayda var.
Çocuk nasıl yetiştirilir? Neye göre yetiştirilir? Bu sorulara cevap verirken bu işin bir matematik işi olmadığını net olarak söyleyebiliriz. Genellikle her birey nasıl bir ailede yetişmişse, nasıl bir toplumun içerisindeyse, çocuğunu o yönelimlerle yetiştiriyor. Bilinç düzeyi biraz daha arttığında ise kendi yetişme serüveninde hatalı gördüğü veya değişmesi gerektiğine inandığı şeyleri uygulamadan biraz daha farklı metotlarla çocuk yetiştiriliyor. Bu iki yetiştirme şeklinde de ortak nokta şu: bizim zihnimizde ne varsa, bizim inandığımız şeyler neyse, biz nasıl bir insansak çocuklarımızı da öyle yetiştiriyoruz.
O zaman çocuklara sınır koyma mevzusunda da öncelikle şu soruya cevap vermek gerekiyor: Benim sınırlarım neler? Ya da daha etkileyici olan şu soru: Ben hayır diyebiliyor muyum?
Birçoğumuz hayır deme konusunda çok da maharetli değiliz. Çünkü biz de geçmişte bunu öğrendik. Bir komşumuz ziyarete gelmek istediğinde müsait olmasak bile hayır diyemiyor, çok zor durumdaysak bir bahane üretiyoruz. Çünkü hayır dediğimizde karşımızdaki insanın üzüleceğini ve aramızın bozulacağını düşünüyoruz. Esasında bu düşünce pek de yanlış değil. Çünkü onlarda böyle yetiştirildi. Bize birisi hayır dediğinde ciddi olarak yaralanmış hissedebiliyoruz. Beni sevseydi hayır demezdi düşüncesi maalesef zihnimizde canlanıyor.
Şimdi bu düşünce yapısıyla çocuk yetiştirirken de ona hayır dediğimizde ona soğuk davrandığımızı, ona sevgisiz hissettireceğimizi düşünebiliyoruz. Yapmaması gerekenleri net bir şekilde ona anlatmak yerine ödül gibi bazı hediyelerle bunu anlatmaya çalışabiliyoruz.
Bu konuyu uzun uza açıklamaya devam edebilirim ama buraya da bir sınır koyalım ve çocuklara sınır koyabilme konusunda kendimize sormamız gereken ikinci soruyla devam edelim.
Çocuğa sınır koyarken kendimize sormamız gereken ikinci soru ise sınır ne demek? Sınır ne için var?
Burada da şu konu devreye giriyor, yukarıdaki paragraflarda yazıya döktüğüm gibi birçoğumuz sınır ile sevgiyi karıştırıyoruz. Öncelikle unutmamalıyız ki sınır bizim zor durumda kalmamız için koyulan şeyler değildir. Sınır bizim iyiliğimiz için belirlenen, hatta insanı zihnen rahatlatabilecek kurallardır. Çünkü neyi, nerede, nasıl yapacağını bilmek büyük bir konfor sağlar.
Örneğin trafikte hız sınırları vardır. Bu sınırlar emniyet güçlerinin bizim için koyduğu hayati kurallardır. Bu kurallar ne kadar netse insan hayatı o kadar önemlidir. Bizim kendimiz için koyduğumuz sınırlarda da veya çocuklarımıza koyduğumuz sınırları da bu bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. Yine trafik örneğinden yola çıkarsak, bir otoyolda belirsiz sınırlar olduğunu düşünün, bazen hızını 70 kilometreyken size ceza kesildiğini, bazen 90 kilometreyken ceza kesildiğini düşünün, buradaki belirsiz durum sürücüler için ne kadar sıkıntılı ise bizim sınırlarımızın belirsizliği de çevremiz için o derece sorunlar yaratır.
Aslında yukarıda verdiğim örnekler hayatın her alanında karşımıza çıkabilir ve bu örnekler daha da çeşitlendirilebilir. Çocuk açısından bakıldığında bu kurallar daha da önemlidir. Çünkü çocuk hayatı bizden öğrenir, neyi nasıl yapacağını ona anne ve babası öğretir. Şimdi böyle düşündüğümüzde anne babanın net olması mı çocuğa daha iyi gelir, değişken olması mı? Tabi ki net olması çocuk için daha işlevseldir. Ne yapması gerektiğini bilen bir çocuk daha güvenli olur ve işe koyulması daha kolay olacaktır.
Çocuk her şeyi yapmak isteyebilir. Veya daha benmerkezci davranabilir. Bu hiç de anormal bir durum değildir. Çünkü bu durum çocuğun doğal bir gelişim özelliğidir. Ancak anne ve baba çocuğun yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri ustalıkla şekillendirebilmelidir.
Anne ve baba bazı konularda fikir ayrılığına düşebilir. Ancak bu durum ikili arasında netleştirilmeli ve çocuğa bir olarak yansıtılmalıdır. Çocuğa anne ve baba ne kadar net olursa çocuğun kurallara uyması da o derece net olacaktır.
Çocuğun yapması gereken şey veya yapmaması gereken şey onun anlayabileceği şekilde sebepleriyle çocuğa açıklanmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki bu sebepler uzun uzun, onda kafa karışıklığı oluşturacak düzeyde olmamalıdır. Mümkün olduğunca kısa ve onun diliyse neden yapmaması gerektiği ona anlatılmalıdır. Ve bu durumun bir kural olduğu, değiştirilemeyeceği vurgulanmalıdır. Çocuğun ısrarları veya ağlamaları üzerine yapılan her esnetme sınırların belirsizliğine sebep olacaktır.
Bu konu sayfalarca bilgi aktarılabilecek bir konu. Ancak ben burada daha da ehemmiyetli bir durumdan bahsedeceğim. Eğer sınır koymazsak neler olur?
Sınır koyulmadığında, aileler bazen daha hoşgörülü olduklarını düşünebilir. Oysaki sınır koymak katı olmak anlamına gelmemektedir. Sınır koyamayan ailelerin çocuklarıyla yaşayabilecekleri sorunları burada anlatmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü işin çok kez fark edilmeyen başka boyutları da var. Ben o boyutlardan bahsedeceğim.
Maalesef çocuğa sınır koyulamadığında, sınırlarını bilmeyen çocuklara bu sınırlar hayat tarafında çok daha acı bir şekilde öğretilecektir. Belki başlangıçta küçük sağlıklı üzülmeleri yaşamamış olan bu çocuk yetişkinliğinde ciddi üzüntülerle karşı karşıya kalacaktır. Karşılaştığı her hangi bir hayır ona duvar gibi gelebilecektir. Bunu yanı sıra kötü alışkanlıklar ve kötü davranışlar da bunun cabası. Tabi bu durum sadece bu açıdan da değerlendirilmemelidir. Bir de karşılaşılan diğer insanlar açısından da değerlendirilmelidir. Sınır görmeden yetişmiş, sınır bilmez bir ergen veya sınır bilmez bir yetişkinin çevresine, karşılaştığı insanlara verebileceği zararları maalesef haberlerden her gün izliyorsunuzdur. Şimdi bütün bunları düşünerek sınır konusunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Unutmamalıyız ki biz çocuğumuza karşı sınır koymuyoruz, biz çocuğumuz için sınır koyuyoruz. Ona sevgimize sınır koymuyoruz. Ona saygımıza sınır koymuyoruz. Onu ne kadar sevdiğimizi her seferinde hem dile getirmeli hem de davranışlarımızla vurgulamalıyız. Sınırı, kuralı onun için koyduğumuzu, bu konuda taviz vermeyeceğimizi ancak her durumda onu çok sevdiğimizi ona ifade etmeliyiz.
Sınır koymak açık bir çocuk yetiştirme konusudur. Çocuk yetiştirirken de önemli olan çocuğun psikolojisini çok iyi anlayabilmektir. Çocuk psikolojisi konusunda destek almak isteyen veya Samsun’ da pedagog arayışında bulunan ebeveynler, Samsun’ da psikologların listelendiği sayfalardan, hem çocuk psikologlarını, hem ergen ve yetişkin terapistlerini bulabilirler, Samsun Psikolojik Destek sosyal medya adresinden çocuk psikolojisi konusunda bilinçli anne babalar için faydalı yazıları okuyabilirler. Yine bunun yanında Samsun’da en iyi psikologları, psikoterapistleri ve Samsun’daki psikologların seans ücretlerini öğrenmek amacıyla hem haritalar hem de yorumlar dikkatle incelenmeli ve birçok psikolog, psikolojik danışman ve psikoterapist ile irtibata geçilmelidir. Samsun Psikolojik Destek platformunu ziyaret etmek için sosyal medya adreslerimizi inceleyebilirsiniz.
Bilgi Almak ve Randevu İçin Arayınız: 05399277232
Adem Tatar
Uzman Kl. Psk. / Psikoterapist